Yaşadığımız yüzyılda yaşanan kıtlıkları, atıklardan meydana getirdiğimiz kirli çevreyi ve en önemlisi betonlaşma uğruna yok edilen doğayı inkar edemeyiz. Hükümetler bunlarla savaşmak uğruna ne kadar kampanya yaptıysa bile insanlarımız yaşadığı her an çevreyi kirletmeye ve diğer insani sorumluluklarını yapmamaya devam etti.
Diğer bir yandan kontrolsüzce çoğalmaya da devam ettik. Özellikle üçüncü dünya ülkelerinde çok çocuklu ve kendi kendine yetemeyen ailelerin sayısı günümüzde çok fazla. Çin gibi nüfusu global seviyede olan ülkeler bu sorunla tek çocuk politikasıyla başa çıksa dahi dünyada nüfusun kontrolsüz artışı bana göre gelecek için çok büyük soru işaretleri oluşturuyor.

Tabloda ki verilere göre: 1775 – 1850 yılları arasında nüfus 1 milyar iken, 1930 – 1975 yılları arasında bu 45 yıllık süreçte 2 milyar olan nüfus 4 milyar seviyesine yükseliyor. 1975 – 1999 yılları arasında 6 milyara yükselen nüfusumuz 2011 yılında 7 milyarı görüyor.
Doğal kaynaklara artan talep hızla yükselirken, hayvan türlerinin çoğu yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Eğer dünya nüfusu bu denli hızlı bir şekilde artmaya devam ederse, işsizlik ya da açlık bir yana insanlar temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacak hale gelecek.
Bu büyük sorunun önüne geçmek için Dünya Sağlık Örgütü ve diğer uluslararası kuruluşlar gerçekçi bir durum değerlendirmesi yaparak atılması gereken adımları özverili bir şekilde atmalılar. Gelecekte nasıl bir durumla karşı karşıya kalacağımızı bilmiyoruz. Kendi kendine yetemeyen bir dünya olduğumuz takdirde ki mevcut durum hızla onu gösteriyor, türümüzün yaşayacağı zorluklar ileri boyutlara ulaşacaktır.
Elon Musk‘un Mars vizyonu projesinin altında yatan en önemli sebeplerden birisi de dünya kaynaklarının hızla tükenmesi. Umarım gelecekte oluşacak pek çok imkansız senaryoyu lehimize çevirebiliriz.
”Dünyadaki her bir vilayet bulundukları yerde geçim sağlayamayan veya başka bir yere taşınamayan sakinlerle dolup taştığında… dünya kendini temizleyecek.”


Yorum bırakın