Kitap Adı : Lisey’in Hikayesi
Yazar : Stephen King
Konu : Dünyaca ünlü yazar Scott Landon’ın vefatının ardından, eşi Lisey’in geçmişteki anılarıyla geleceğini şekillendirme çabası ele alınıyor. Yazarın geçmişindeki her anıda saklanan büyük gizemlerin ortaya çıkmasıyla, Lisey geçmişteki iyi ve kötü anılarla yaşamına devam etmeye çalışmaktadır. Ünlü yazar ile eşi Lisey arasındaki güçlü bağa ölüm bile engel olamamıştır. Gerçek aşkın ufku, aklın anlayabileceğinden çok daha geniştir.
Kişisel yorum : Daha önce yazarın okuduğum Enstitü romanı gibi, bu kitap da uzun bir süre boyunca elimde kaldı. Stephen King’in fantastik evreni ve yaratıcılığı sonsuz, ancak kitabın neredeyse yarısında gereksiz detaylara yer vermesi okuyucuyu yıpratıyor ve hikayenin akışını yavaşlatarak okuma hızını düşürüyor. Ancak bunlara rağmen, kitabın yarısından sonra başlayan heyecan ve gizem, okumanızı sonuna kadar büyük bir tutkuyla sürdürmenizi sağlıyor.
Dahiyane yazar Scott’ın eşi Lisey’in hayatı, ona uyum sağlamak ve onu anlamakla geçiyor. Lisey, sıradan bir kadınken kocasının bu kadar öngörülemez biri olması, kocası öldükten sonra bile hayatını değiştirmeye devam ediyor. Kitabı okumak istememin en büyük nedenlerinden biri, çiftin bu büyük farklılıklarına rağmen birlikte geçirmeye çalıştıkları hayata odaklanmaları ve bitmeyen tutkulu bir aşk hikayesi inşa etmeleriydi. Gerçek sevgi, zamanın acımasızlığı , hayatın kötülükleri ve musibetlerine rağmen ayakta kalır. Gerçek sevgiyi bulabileceğimiz günlere…
”Lisey başını sallıyor. Sevdiklerinize karşı iyi olursunuz. Sevdiklerinizi memnun etmek istersiniz, çünkü ne kadar uzun olursa olsun onlarla geçirdiğiniz zaman onları kaybettikten sonra hep çok kısa görünür.” (Lisey’in Hikayesi, s265)


Yorum bırakın