Aptallar Toplumu

Türk Dil Kurumu’nun tanımına göre aptal sıfatı : Zekâsı pek gelişmemiş, zekâ yoksunu, alık, ahmak, alık salık (1) olarak nitelendirilir. Yani inceleyeceğimiz kısımdan bakarsak, gerçeği ısrarla reddeden ve bu gerçeği anlayacak kapasiteye sahip olmayan dolayısıyla aptal kavramına uygunluk sağlayan kişilerdir. Benim aptal insan tanımım ise şöyle : Kendine tapabileceği bir kişiyi seçen ve onun iyi ya da kötü eylemlerine bakmaksızın koşulsuz savunan, öyle ki bir yerden sonra o kötü eylemler onu dahi vursa taptığı liderini bırakamayan kişi.

Aziz Nesin, ”Türk halkının %60’ı aptaldır” dediği zaman acaba ülkenin yüzde kaçı buna şiddetle karşı çıktı? Ya da sizce şu anda o oran ne durumda? Bir ülkenin insanının gelişmişliğini ve medeniyetini çok basit bir şekilde o ülkenin refah seviyesine bakarak anlayabiliriz. Ülkemiz son yılların en karanlık dönemlerini yaşarken bu döneme sebep olan temel unsur aptal insanların toplumumuzun çok önemli bir seviyesine ulaşmasıdır.

Bu yazıda, ülkemizde sorgulamaktan ve objektif bakmaktan uzak ve dolayısıyla aptal olmaya mahkum insanların oluşturduğu ”Aptallar Toplumu” oluşumuna değineceğim.

1. Futbol takımı destekler gibi siyasi parti destekleyenler : Ülkemizde futbol, belki de en çok sevilen aktivitelerin başında gelmektedir. Bu bağlamda, coşku, tutku ve holiganlık da bir o kadar ön plandadır. Ancak aptallar, politikada dahi futbolla çok özdeşleşen bir tarzı benimsemişlerdir. Ülkenin durumu ne kadar kötüye doğru giderse gitsin bu aptallar, tapındıkları şahısları desteleyecek bir bahane bulmaktadırlar. Toplum kan ağlıyor olsa bile, toplumla dalga geçerek ve hatta halinize şükredin zırvalıklarıyla toplumun sinirleriyle oynamaktadırlar. Tapındıkları şahıslara laf söylettirmeyen ve laf söylendiğinde ise zıvanadan çıkan aptallar ülkemiz için çok büyük bir sorundur.

2. Ülkenin kurucusuna dil uzatanlar : Ülkenin kurucusu, kuramcısına karşı bilgisiz ve küstahca dil uzatan onursuz insanlarda bu aptallar ordusunun başka bir seviyesidir. Cehaletin ele geçirdiği bilime değil de şahıslara itibar eden insanlar, bu masallarla uyutulup ülkenin kurucu değerlerine laf söyleyip üstüne bu konuda aptal ordularından aldıkları desteklerle kendilerinin haklı olduklarını sanmaktadırlar. Deli Kadir gibi Yunan sevicisi şahıslara itibar eden insanlar, akıl kelimesiyle bağlarını kopardıklarından dolayı bu şahısları topluma kazandırmak ölü bir insana kalp masajı yapmakla bire birdir. Sevr’i parçalayıp bizlere egemen bir vatan kazandıran bir lidere kin ve nefret beslemek kişinin temel değerlerini çöpe atıp onursuz değerlere inanmasıdır.

3. Liderine tapanlar : Ülkemizde yine aptallar tarafından oluşturulan bir biat kültürü vardır. Liderinin tüm kötü özelliklerini görmezden gelip, yaptığı tüm eylemleri de en önde alkışlayan şakşakçılar vardır. Bunlar iflah olmaz, umutsuz vakalardır ve ülkemizin bu kadar kötü yönetilmesine rağmen değişememesinin de sorumlularıdırlar. Bir yönetici ülkenin insanına daha iyi hizmet vermek ve onun refahını yükseltmek için göreve gelir. Eğer bu edinimlerden yoksun ise desteklenmez ve görevini halkın oyları sonucunda daha iyi yapacak birine devreder. Ancak ülkemizde kötü yönetim her zaman desteklenmiş ve bu destekler sonucunda daha da kötü yönetmeye devam etmiştir.

4. Beyniyle değil kalbiyle karar verenler: Aptal insanlar tembellerdir. Araştırmazlar, incelemezler ve düşünmezler. Beynini kullanmasını gerektirdiği her şeyi reddeder ve tüm kalbiyle söylenenlere inanırlar. Sorunlar üzerinde durmaz ve her şeyin en basit sonuçlarını tercih ederler. Kalpleriyle inanmaları için motive edilip, çoşkuyla söylenenlere itaat ederler. İnandıkları değerleri sanki yıllardır bunun üzerine çalışma yapmışlar gibi savunup bununla birlikte tüm aykırı fikirleri de reddederler. Bir kez dahi düşünme yetisini kaybedip, inanmayı seçen insanları topluma kazandırmak oldukça zor bir süreçtir.

APTALLIĞIN PANZEHİRİ

Aptallıktan kurtulmak öyle çok zor, kompleks bir iş değildir. Bundan kurtulmanın ilk yolu OKUMAKTIR. Okuyan bir insan bilinçlenir ve aklıyla düşünmeye başlar, dolayısıyla çaresiz yanılgılara düşme ihtimali pek yoktur. İkinci yol ise tek başına DÜŞÜNMEKTİR. Gündemdeki olaylarla ilgili tek başına düşünüp kimsenin etkisinde kalmadan kendi içinde tutarlı bir karar almaktır. Üçüncü ve son yol ise KENDİNE DEĞER VERMEKTİR. Kendine değer veren özgüvenli insanlar safsatalara ve içi boş ideolojilere inanmayacaklarından dolayı aptallar toplumdan ayrılacaklardır.

O büyük paşanın dediği gibi ”Akıl ve mantığın halledemeyeceği mesele yoktur”. Yeter ki değişmek isteyelim, bunun için çabalayalım ve asla umudun olduğunu unutmayalım.

Yorum bırakın

WordPress.com'da bir web sitesi veya blog oluşturun

Yukarı ↑