RUSYA’NIN UKRAYNA’YI İŞGALİNDE TÜRKİYE’NİN MEKİK DİPLOMASİSİ
24 Şubat 2022 tarihinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna toprakları üzerinde ‘‘özel askeri operasyon’’ başlığı altında işgal girişimi başlatması günümüzde pek çok aktörü etkileyerek küresel anlamda bir krize yol açmıştır. Bu noktada Türkiye jeopolitik konumu nedeniyle iki ihtilaflı ülke arasında arabulucu rolünü alarak mekik diplomasisi ile kendi çıkarları noktasında politikalar geliştirmiştir. Bu analizde, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali süreci sırasındaki Türkiye’nin mekik diplomasisinin nedenleri ve sonuçları açıklanmaya çalışılacaktır.
Türkiye jeopolitik konumu nedeniyle bu savaş sırasında oldukça önemli bir noktada yer almaktadır. Karadeniz’e kıyıdaş bir devlet olması, Rusya ve Ukrayna ile özel ilişkilerinin bulunması ve iki devleti de önemli müttefikler olarak görmesi Türkiye’nin bu krizde neden arabulucu olmaya çalıştığını açıklıyor. Türkiye bir NATO ülkesi olmasına rağmen diğer NATO ülkeleri gibi Rusya’ya yaptırım uygulayan ülkeler arasında yer almamıştır. Bununla birlikte , Ukrayna’ya SİHA ve İHA satışları önemli bir noktaya çıkmış ve bu silahlar savaş sırasında Ukrayna’ya önemli avantajlar sağlamıştır. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan sürekli bir şekilde sorunların diyalog yoluyla çözülmesini savunmuş ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile her zaman yaptığı telefon diplomasisine yoğunlaşmıştır. Türkiye’nin kırılgan ekonomik yapısı da göz önüne alınırsa iki ülke arasında denge siyaseti izlemesi ve olası bir taraf tutma senaryosunda oluşacak sonuçlarla karşılaşmak istememesi sebebiyle gerçekçi bir yaklaşım sergilemiştir. Rusya tarafından gelecek bir enerji krizi ya da Batı merkezli yaptırımlar Türk Hükümeti tarafından istenmemektedir.
Türkiye ve Ukrayna arasında son dönemde gelişmeye başlayan bir savunma sanayi ilişkisi vardır. Türkiye’nin üretemediği parçalar Ukrayna’dan ithal edilmektedir. Bununla birlikte Türkiye’de Ukrayna’nın yapamadığı silahlı sistemleri Ukrayna’ya ihraç etmektedir. Rusya ile oluşan savunmaya yönelik ilişkiler ise Türkiye’nin ABD tarafından F-35 programından çıkartılmasıyla başlamıştır. Türkiye bu süreçte savunma ihtiyacını gidermek ve ABD bağımlılığından kurtulmak için Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi satın almıştır. Bu noktada Ukrayna ve Rusya ile savunmaya yönelik önemli işbirlikleri gerçekleştirilmiştir. (Aaron Stein,2022,s.16) İki ülke ile geliştirilen bu ilişkiler Türk Hükümeti’ni denge temelli bir dış politika yapmaya mecbur bırakmıştır.
Türkiye arabuluculuk noktasında Antalya Diplomasi Forumu ile birlikte Rusya ve Ukrayna’yı masaya oturtmuş ve barış sürecine katkı sağlamıştır. Üçlü dışişleri bakanları toplantısında (Lavrov, Çavuşoğlu , Kuleba) barışın tesisi ve gerekçeleri süreci masaya yatırılmış ancak bu iyi niyetli girişim somut bir sonuç oluşturmamıştır. Ancak Türkiye, bu krizde arabuluculuk noktasında en etkin ve samimi devlet olarak yer almış, diğer devletlerin aksine gerçek bir barışın sağlanması için oldukça yoğun bir diplomasi izlemiştir.
Türkiye jeopolitik ve stratejik konumu sebebiyle kilit rol aldığı bu süreci oldukça rasyonel yönetmiş ve çıkarları doğrultusunda uygun dış politikayı tercih etmiştir. Avrupa’yı bekleyen enerji tehditi göz önüne alınırsa Türkiye adımlarının olası sonuçlarını düşünerek hareket etmekte ve küresel olumsuzluklar dışında oldukça avantajlı bir şekilde süreci yürütmeye devam etmektedir.
KAYNAKÇA
Stein, Aaron. “Turkey’s response to the Russia-Ukraine Crisis.” Foreign Policy Research Institute, US European Command, Russia Strategic Initiative (2022)


Yorum bırakın